Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, milli güreşçi Rıza Kayaalp ve milli tekvandocu Servet Tazegül, ‘İstanbul-2020 İçin Tek Yürek Türkiye’ adlı panele katıldı.

Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, milli güreşçi Rıza Kayaalp ve milli tekvandocu Servet Tazegül, ‘İstanbul-2020 İçin Tek Yürek Türkiye’ adlı panele katıldı. Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, “Lise çağındayken Bakanlığın kapısından içeri girmenizin, eğitim ve sonrasındaki hayatınıza rehberlik teşkil edeceğine inanıyoruz” dedi.

Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından düzenlenen “İstanbul-2020 İçin Tek Yürek Türkiye” konulu panelde Milli Güreşçi Rıza Kayalp ve Milli Tekvandocu Servet Tazegül, liseli öğrencilerle bir araya gelerek spor yaşamlarındaki deneyimlerini paylaştı. Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından spor faaliyetlerini artırmak amaçlı yürütülen, “Büyük Adımlar” projesi kapsamında, Bakanlığın konferans salonunda “İstanbul-2020 İçin Tek Yürek Türkiye” konulu panel düzenlendi. Panele, Milli Güreşçi Rıza Kayalp ve Milli Tekvandocu Servet Tazegül katıldı. TRT spikerlerinden Erdoğan Arıkan’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen panele, Ankara Hacı Bayram Anadolu İmam Hatip Lisesi, Mamak Anadolu İmam Hatip Lisesi ile Tevfik İleri Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri izleyici olarak katıldı.
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, konuşmasında, öğrencilerle bir arada olmaktan duyduğu memnuniyeti belirterek, “Lise çağındayken Bakanlığın kapısından içeri girmenizin, eğitim ve sonrasındaki hayatınıza rehberlik teşkil edeceğine inanıyoruz. Gelin, bu hayatı yaşayın ve sizler gelecekte bu ülkenin Gençlik ve Spor Bakanı olmayı hayal edin. Bu ülkenin her kademesinde milletimize hizmet etmenin hayalini kurun, eğitiminizi ona göre yapın. Öğretmenleriniz konuşurken, gözlerinizi ve kulaklarını dört açın. Bunu yaparsanız hayal ettiğiniz ne varsa gerçekleştiğini göreceksiniz” ifadelerini kullandı.
İmam hatip eğitiminin kolay bir eğitim olmadığını belirten Kılıç, şöyle devam etti:
“Müfredatınızda daha çok ders var. Bu dersler sizi ayrıca alan bilgisi konusunda yoğunlaştırıyor. Kimsenin bilmediği genel bilgiyi size taşıyor. Fazlanız var eksiğiniz yok. Geçmişte katsayı probleminiz vardı. Maalesef ayağınızda prangalarla yarışmak mecburiyetinde kalıyordunuz. Hukuk devletinde olmanın, özgür ve demokratik bir ülkede yaşamanın gerekleri bu anlamda da hayata geçti. Katsayı adaletsizliği sona erdi. Dolayısıyla bugün Türkiye’nin bütün üniversiteleri sizlere açık. Mühendis de, doktor da, kamu görevlerinde üst düzey yönetici de olabilirsiniz. Sporcularımızın başarıları nasıl ki sizi gururlandırıyorsa, eğitim ve meslek hayatınızda elde edeceğiniz başarılar da bizim göğsümüzü kabartacak. Kendinize yatırım yapın. Bunun bu yaş grubunda 3 yolu var. Anne ve babalarınızın tavsiyelerine kulak verin. İkincisi öğretmenlerinizin sizler için yol haritası olacak tavsiyelerini dikkate alın. Üçüncüsü de okuma süreciniz. Her eğitim kurumunun bizlere kattığı değerler var ama özellikle iki eğitim kurumu çok önemli. İnsanın kendi diline hakim olması, kelime hazinesini kuvvetlendirme ve daha geniş bir çerçeveden düşünebilmesi için iki eğitim kurumunun çok önemli fırsatları var. Biri üniversite yıllarında hukuk fakültesindeki eğitimdir, diğeri de imam hatip liseleridir. İmam hatip liseleri de çok geniş çerçeveden kavrama ve algılamayı sağlar. Çünkü normal müfredatın iki katına varan ders yoğunluğuna sahipsiniz. Madem ki böyle bir avantajınız var ve madem ki katsayı adaletsizliği ortadan kaldırıldı, o zaman imam hatipli gençlerimizin de biraz daha fazla toplumsal gelişmelerle, hem ülkemizle hem küresel sorunlarla alakadar olması gerekiyor.”
Panelde konuşan Milli Güreşçi Rıza Kayaalp, “Güreş bende, doğuştan gelen bir şey. İsmimi Rıza koymuşlar ama göbek adım her zaman ‘pehlivan’ oldu. O da iriliğimden herhalde. Aileden, okuldan herkes bana pehlivan derdi. Pehlivanı halkımız gözünde iri yapılı biri olarak görüyorlar. Aileler arasında bir araya geldiğimizde 3 kişiye karşı tek başıma güreşirdim” dedi.
Çocukluk yıllarında ailesine güreşçi olacağını söylediğinde başlangıçta iyi karşılanmadığını anlatan Kayaalp, “Günümüzün sorunun da ailelerin fazla bilgisi olmadığı için çocuklarına engel oluyorlar. Ben çok ısrarcı oldum, oturup ağladım bir birkaç gün. Onlar da dayanamadılar, bu ısrarıma” dedi. Güreşe şans eseri başladığını dile getiren Kayaalp, “Güreşin ne kadar zor bir spor olduğunu içine girince öğrendim. Pişman olmadım ama ‘geri dönsem ne yapacağım’ diye kendi kendime soruyordum. Küçük yaşta güreşe başladım ve büyük hedeflerim vardı. Her antrenmanda da güreşi en iyi şekilde öğrenmeye çalışıyordum. Antrenmanlardan 1 saat geç ayrılırdım” diye konuştu.
Bir öğrencinin “İlk madalyanızı aldığınız da neler hissetiniz?” şeklindeki sorusu üzerine Kayaalp, “İlk madalya aldığımda 14 yaşındaydım. Güreşe başladım, 3 yıl madalya alamadım. 4 yılın ardından aldığım ilk güreş madalyasını o gece, yastığımın altına koyarak uyumuştum. O yüzden çok sevinmiştim. İlk madalyamla beraber yatmıştım. İlk madalyam Büyük Minikler Türkiye Grup Birinciliği madalyasıydı. O günden sonra madalyasız dönmedim” cevabını verdi.
“Türkiye’de bazı güreşçiler unvanını kaybetmemek için bırakırlar, sizin de böyle bir düşünceniz var mı?” yönündeki soruya ise Kayaalp, “Öyle bir düşüncem var ama 2020 için. İnşallah güreş olimpiyatlardan kalkmaz, 2020’de biz de şampiyon olur bırakırız. Ama 2020’de kalkarsa jimnastik yaparız” karşılığını verdi.
Başarılı olmanın sırlarını öğrencilerle paylaşan Kayaalp, “Başarılı olmak, planlı çalışmayı gerektiriyor. Antrenmanları çok iyi yapacaksın, kesinlikle kaytarmayacaksın. Yaşantına çok dikkat edeceksin, bir sporcu gibi yaşamayı bileceksin, fedakarlıklarda bulunacaksın. İyi bir antrenman ve kamp sonrası iyi dinlenmesini bileceksin” dedi.
Milli Tekvandocu Servet Tazegül ise, “2020’yi alıp kalan 7 yılda hep beraber tek yürek olup, Türkiye’yi temsil ederiz” dedi. Yeteneğin çok önemli olduğunu ancak bunu çalışarak desteklemek gerektiğini söyleyen Tazegül, “Hem yetenekliysen hem de çok çalışıyorsan sizi kimse yenemez. Ben de çok çalışarak yenilmez bir sporcu olmaya gayret gösteriyorum” diye konuştu.
Eğitim hayatında çok zorlandığını anlatan Tazegül, liseyi Almanya’da okuduğunu ve Milli Takım kamplarına katılmak için biraz geri kaldığını ancak spor ve eğitimin bir arada götürülmesi gerektiğini ifade etti. Milli takım tercihi konusunda, “Babam her zaman beni Türk vatandaşı tuttu. Yani hiç çifte vatandaş olmadım. Babamın hayali her zaman Türkiye’ye geri dönmekti, ‘bir gün geri döneceğim’ diye hedefleri vardı. Spora başladıktan sonra da onun en büyük hayali benim Türk milli takımını tercih etmemdi. Bundan çok büyük gurur duyuyorum. Gençler kategorisinde dünya şampiyonu olduğumda Almanya’dan teklif geldi ama iş işten geçmişti ben şampiyon olmuştum. Alman takımındaki arkadaşlarım da beni kıskandılar. Türkiye için dövüşmek çok değişik bir duygu” ifadelerini kullandı.
İlk madalyasını aldığında 6 yaşında olduğunu ve bir turnuvada üçüncülük elde ettiğini söyleyen Tazegül, 2004 yılında Dünya Şampiyonası’nda şampiyon olduğunu ardından madalyaları sıraladığını belirtti.

Benzer Haberler

Yorumlar

Haberi Paylaş

spot_img

Son Haberler

Bülten

Güncel kalmak için abone olun

avrupa yakası escortbeşiktaş escortbeyoğlu escortnişantaşı escortetiler escortesenyurt bayan escortbeylikdüzü bayan escortavcılar bayan escortşirinevler escortataköy escort