CELAL DEMİRBİLEK / İSTANBUL

Sultan Abdülaziz’in pehlivanlarından Karaoğlan’ın torunu, Türk güreşinin efsane ismi Ahmet Ayık, Karar gazetesine verdiği röportajda uzun süre konuşulacak açıklamalara imza attı. 1965’te Manchester’da (İngiltere) düzenlenen Dünya Şampiyonası’nda, o zamana kadar ‘yenilmez’ olarak kabul edilen Rus Alexander Medved’i mağlup ederek zirveye çıkan ve adını dünyaya ezberleten 79 yaşındaki Ahmet Ayık; sevinç, hüzün ve pişmanlıklarını şu sözlerle aktardı… 1964 yılında bir bulgur değirmeninin etrafında “Ahmet Ayık Karakucak Güreşleri ve Bal Festivali’ni başlattık. Bu yıl 52. kez düzenlenecek. Güreş ağalığını Sivasspor Başkanı Mecnun Otyakmaz üstlenecek. Futbolun içinden gelen bir kişi olarak güreşe desteklerinden dolayı kendisine teşekkür ediyorum. Bu festival, Edirne Kırkpınar ve Antalya Elmalı festivalinden süreklilik bakımından Türkiye’de üçüncü sırada yer alıyor.

DOSTLARIM BANA OY VERMEDİ

Çok sevdiğim dostum Mahmut Atalay’ın isteği ile boykota katılmıştım. Benimle hiç ilgisi olmayan bir konu olmasına karşın boykota katılmak en büyük pişmanlıklarımdandır. En formda dönemimde güreşe 2 yıl ara verdim ve 3-4 şampiyonluğum göz göre göre gitti. Bu da pişmanlık duyduğum bir diğer konudur. İkinci federasyon başkanlığımdan sonra 2000 yılında tekrar aday oldum. Daha önce benim yönetimimde olan bazı üyelerin, hele hele içlerinde çok yakın bildiğim arkadaşlarımın bana oy vermediklerini görmek beni çok üzdü. Ama şimdi hiçbir şey yokmuş gibi konuşup, görüşüyoruz. Maalesef hayatın içinde bu tür vefasızlıklar olabiliyor demek ki diyerek sineye çekiyorum. Halit Balamir, Celal Atik, Nasuh Akar, Yaşar Doğu, Nurettin Zafer, Bayram Şit… Hepsi de müthiş insanlardı.

Ülkesine ve milletine bağlı, çağdaş ve ‘abdest almadan maça çıkmayın’ diyecek kadar da inançlı insanlardı. Kamplarda yemeğimize kadar her şeyimizle ilgilenir, sporcular yemeden kendileri yemezlerdi. Bunları söylerken bugünkü arkadaşlara da haksızlık etmeyelim. Belli bir yaştan sonra daha da duygusallaşıyoruz herhalde. Antrenör olarak Salih Bora’yı tek geçerim. Türkiye’nin en iyi güreş antrenörüdür. Hatta dünyanın en iyi antrenörüdür. Bu yaşına rağmen hala Türk güreşine hizmet ediyor. Salih Bora uyumlu çalıştığım arkadaşlarımdan birisidir. Alexander Medved, 1965’te kendisini yendiğimde sadece Rusların değil tüm dünyanın güreş idolüydü. Minderde rakiptik ama dışarıda çok güzel bir dostluğumuz vardı. Arkadaşlığımız halen de devam ediyor. Her yıl onun adına düzenlenen turnuva için Minsk’e gidiyorum.

GELECEK ALTYAPIYA BAĞLI

Türk güreşine sporculuğunun yanı sıra federasyon başkanı olarak da hizmet eden Ahmet Ayık, ata sporunun geleceği için altyapının büyük önem taşıdığını söyledi. Ülke güreşinin yarınlarının yetiştirilecek sporculara bağlı olduğunu aktaran Ayık, “İki yıldır güreş eğitim merkezlerine sporcu alınmıyordu. Bu yıl yeniden başlandı. Güreş eğitim merkezlerine eskiden olduğu gibi önem verilirse Türk güreşi olimpiyatlarda madalya deposu haline gelir.  Bu merkezlere yeniden hak ettiği değerin verilmesi Türk güreşi adına çok sevindiricidir” şeklinde konuştu.

SİVAS’A ÇOK ŞEY KAZANDIRDI

Ahmet Ayık, 12 Eylül 1970’te o zamanki adı ile Mithatpaşa Stadı’nda düzenlenen jübile ile aktif spor yaşamını noktaladı. Ardından ticarete atılan Ayık, iş hayatında da başarıyı yakaladı. Eğitim, turizm ve akaryakıt sektöründe faaliyet gösteren şirketleri bulunan yaşayan efsane, doğduğu şehir olan Sivas’a sunduğu hizmetler ile de takdir topluyor. Ayık’ın Sivas’a kazandırdıkları arasında 1 ilkokul, 1 ortaokul, 1 lise, 2 cami, 4 çeşme ve kendi ismi verilen bir park (Doğanşar ilçe merkezinde) bulunuyor.